Dünyayı bize borçlu zannetme alışkanlığımız içimizi sömürüyor.
Kalbimizin ışığını kapatıp, zihnimizin enerjisini tüketiyor…
Bu ikna olduğumuz uydurma gerçeklik, kendimize acımaktan tutun tüm insanlığı aşağılamaya kadar savurup duruyor bizi. Yapamadıklarımıza, ulaşamadıklarımıza takıyor kancayı, bizi yerden yere çalıyor bu tuhaf alışkanlık…
O deneyim eksik kaldı, bu hazzı yaşayamadım derken geçip gidiyor ömür. Hep bir tamamlanmamışlık hissi, doldurulamayan boşlukta salınıyor.
Oysa içimizde yaşanmamış maceraların değil, harekete geçirilmemiş iyiliklerimizin borcu duruyor…
Ya da bana öyle geliyor .